9 Şub 2012

yazmanın sihrini keşfettim. çok sihirli geldi de hemen paylaşayım dedim. yüzyılların deneyimi ile bize ulaşan bilgiler önünde BİR KEZ DAHA saygı ile eğildiğim şugünlerde yazmak konusunda önceki duyumlarımın ne denli haklı olduğunu da görüyorum. yazıyorum çünkü herşeyi depolamaya çalışan beynimin sesinden bıktım. bazen yer kalmamış gibi geliyor, sanki beynimdeki bütün dolaplar dolmuş ve sızıyorken o sihirli şey oldu..

yazının sihrini keşfettim gelenekler bir kez daha kendini ispat etti. nesilden nesile soylenegelen öğretiler, ögütler benim de dünyama yeniden hoşgeldi. Tavsiye üzerine tavsiye alıyordum yazmak için. içini boşaltmanın en güzel yollarından biridir diye. hatta karar verirken kullanılan eksiler ve artılar yöntemi vadır. sayfayı ikiye bölersiniz, bir tarafına olumlu bir tarafına olumsuz sonuçları-etkileri yazasınız da düşünceleriniz beden bulur-karşınıza çıkar.
ya da günlük yazarsınız da kendi düşünsel olgunlaşmanıza tanıklık edersiniz.
Ben de dun kalemi kağıdı elime alıp beynimi kemiren, içinden çıkamadığım, sürekli kafamı kurcalayan herşeyi defterime yazmaya başladım. önce düşüncelerimin coştu, hepsi bir anda yeniden üşüştü kafama. bir an yazmak yerine kayıt cihazına mı konuşsam dedim..ama yazmaya, durmaksızın yazmaya devam ettim. sonra düşüncelerimle kalemim arasında oluşan senkronizasyonu farkettim. eş hızda ilerlemeye başladılar.
sanki beni günlerden beri hatta aylardan beri yoran ve sonucuna henüz ulaşamadığım bütün düşünceler defterimin sayfasına hapsoldular. ben istemeden oradan çıkmalarına izin vermiyorum. boşalmış bir beynim var, yeni şeyler düşünmeye aday şimdi.

Hiç yorum yok:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı