2 Şub 2012

uzun bir zaman sustuktan sonra ne yazacağını bilemeden ama bilgisayardan uzak kaldığın her an keşke şimdi yazabilseydimin tedirginliği ile ellerini klavyeye uzatmak. varoluşun anlamsızlığını önemsemeden, hatta düşünmeden bişeylerin peşine takılmak.. oysa zihnim daha iki gün öne umutsuzluktan biçare düşmüştü ve vazgeçmenin eşiğinde dolaşmaktaydı. şimdi ne bu heyecan bilmeden elleim klavyede. bir umut var. o umut dediğimiz şeyin bir şeye karşı-bir şeyi elde etmeye karşı olmaması ne ilginç. sanki büyüsel bir değişim yaşıyor bedenim, sanki evriliyor bir güzellik etrafında. huznu yazmak kolay da bu tarifsiz adına umut demeyi uygun buldugum "şey"i yazmak çok da kolay değil.

gidip gelen ruh halleri içerisinde bu hafta ebruyu ziyaret ettim. ellerinde (kucaginda diyemiyorum-hakikaten cok minik-ellerinde) minik maya ile uzanmıştı yataga. sonra emiri düşündüm.. tüm sancılar ile kucaginda lal ile.. suskun maya..

bir de siyah sütü okuyorum.. bir karmaşalar zinciri içinde ömrüm geçmekte.. sizler peki attığınız her adımdan emin misiniz? verdiğiniz her karar bir kat'ilik içerisinde mi?

Hiç yorum yok:

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı