2 Mar 2011

Yerevan'dan Merhaba
Su anda (2 mart 2011-21:16) Erivan, Ani Otelin 11.katındaki 1125 nolu odamdan yazıyorum. Yurdun dogusuna ilk seyahatim bu ve itiraf ediyorum ki garip başladı. Her gittiğimiz yerde hepimizden önce sınırı aşıp diper tarafta bizi bekleyen "Yeşil Pasaportlu" Zafer Abim bu sefer sınırı geçemedi. Nedeni devlete hizmet ediyor olmak ve Ermenistan ile Türkiye'nin devlet anlamında birbirini tanımıyor olması. Neyse ki Ermeni ortagimiz HUJ'un sevgili Genel Başkanı işi 1 saatte çözdü ve hava limanındaki garip bekleyişimiz sona erdi. bizi alan Murat 121 taksi Ermenistandaki genel ekonomik durumun ilk habercisiydi. artık tedavülden kaldırıldığını sandığımız bu arabalar ve bunun gibi niceleri sokaklarda. Biraz uzunca yolları aşarken 1970 li modellerden bir otobüs ışıklarda yollarda kalıyor ve otobüsten inenler, iterek otobüsü, yolu bize açıyorlar. Manzara bildik geldi değil mi? Bizde de var. Ama Avrupada olur mu bilemedim. 
Geliyoruz 4 yıldızlı Ani Otel'e. Ermenistan Mutfağının en güzel yemeklerini burada yapıldığını da daha önceden Hasmik müjdelediği için aç bilaç lokantaya koşup bir tatlı bile bulamamanın hüznüyle karşılaşıyorum. Kividen bol bir de greyfurt var. Olsun hasta olmayız. Acaba Ermeni dostlarımız cok mu meyve seviyor?
biraz sokakta turlayalım diyoruz. hava da güzel. tek tip soluk binalar, hüzünlü yüzleri olan satıcılar, siyah deri-parlak montların hakim olduğ erkek giyiniş biçimi dikkatimizden kaçacak gibi değil.
hediyelik biyerler keşfetme telaşıyla sağa sola savrulurken ben deniz şifayı da kapıyorum. oksuruk, tıksırık, hapsuruk.. 
Otele atıyorum kendimi.. sıcak bir dus diyorum ama ahlim kalmamış. uzanıp uyuyakalıyorum. zaman 2 saat ileriden akıyor burada. gece uyanıyorum. saatime bakıyorum 12:00 (yokkkk 2 olmuş.) etrafımdaki eşyaları tanımaya ve nerede uyandıgımı kestirmeye çalışıyorum. evim olmadığı kesin. Yatak odamda tv yok. anlıyorum ki seyahatlerden gelen bir kargaşayı bazen zihnim çözemiyor hemen.
Yeniden uyumak istesem de baş ve sinüs agrılarım bana izin vermiyor. 
Bugünü dinlenerek geçirdim. Sevgili Stephan Stephanyan'ın ilgisi, odama gonderilen yemekler, içeceklerle biraz daha iyiyim. 
Şu anda buradayım. yarın başlayacak büyük koşturmanın hazırlıkları için.. bu yıl yurtdışına gidecek yüzlerce gencin seçeceği kampların anlaşmasını yapmak için. Daha sıkı pazarlıklar yapmak için iyi olmalıyım. ilacımı aldım.
pencereden dışarı baktığımda gördüklerim hayret verici. Arabalar eski, evlerin çatılarında kiremit yerine çinko var hala. Erivan bir çukura gömülmüş hakikaten. Bir çukurda bir fakir kent. bir yoksul ve renksiz kent. Henüz içindekileri görmedim.. bunlar yüzeyden görünenler.. ha bir de ucuz.. heryerde ekonomiyi sigramla ölçen ben 4.5 TL ye aldıgım winstonumu burada 1 € dan az paraya aldım..gerisini siz hesaplayın..

2 yorum:

yolcu dedi ki...

severek okudum. teşekkürler.

Kevser Yavuz dedi ki...

tesekkurler yorum icin. elimden geldigince yazmaya calisiyorum.beni cesaretlendiren bir arkadasim vardi şimdilerde gorusemedigim.. belki aslında ona tesekkur etmek gerekir :)

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı